20 Mart 2011 Pazar

Haller ve İlim

..Halin mahiyetini bilmeyen sufiler, halin bilgiden üstün olduğunu söyler. Halbuki Allah adamlarının büyükleri, bu dünyada hallerden sakınır. Haller, en büyük perdelerdir. Bu nedenle sufiler halleri ‘vergi (mevhibe)’, makamları kazanılan şeyler saymışlardır. Büyüklere göre ise, dünya her zaman çalışma yeridir, yoksa (vergi olan) hal yeri değildir. Çünkü çalışmak, senin dereceni yükseltirken, hal sahibinin vaktini boşa harcar ve bu nedenle yükselemez. Hatta hal, salikin (kazanım yoluyla elde ettiği) makamının dünyadaki erken-peşin sonuçlarındandır. Bu nedenle haller vergiler olmuştur. Kazanılar şeyler olsaydı, hiç kuşkusuz, onlar sayesinde yükselme gerçekleşirdi.

Hal dünyada değil, ahirette üstün olacaktır. Bilgi ve makam ise, hem dünyada ve hem de ahirette üstündür. Allah peygamberine bilgisinin arttırılmasını istemeyi emredip şöyle demiştir: “Rabbim bilgimi artır!” (Taha:114) Halbuki halindeki bir artışı istemeyi emretmedi. Halin üstün olduğunu kabul eden kimse bilginin üstünlüğünü bilip bilgiden de güvenilir bir zevki olsaydı, hiç kuşkusuz, kendisini bilenleri şereflendirdiği konuda Allah’a uymuş olurdu. Söz konusu kişi Allah’ın kendisini ve seçkin melek ve kullarını nitelediği bu özellikten mahrum kalıp bu dereceye ulaşamamış olduğu için, halin bilgiden üstün olduğunu iddia ederek kendini savunmaya kalkışmıştır. Böyle bir insan –Allah’a hamdolsun- hem bilgiden ve hem de halden eksiktir.

Doğru hal sahipleri, bilginin hale göre üstünlüğünü bilenlerdir. Onlar, bilginin peşindedir. Çünkü hal onlarla yaratılış gayeleri arasında bir engeldir. Bu nedenle, halden (hal peşinde koşmaktan) uzak dururlar. Halin engel olduğunun kanıtlarından birisi şudur: Hal sahibi haliyle mutlu olsa bile, ölümü anında ondan yüz çevirip ondan uzaklaştığını ve hal sahibi olmamayı dilediğini görürsün. Çünkü hal, Allah’a yaklaştıran bir şey değildir. Dünya ise, (Allah’a) yaklaştıran sebeplerin bulunduğu bir yerdir. Ahiret ise yakınlık yeridir. Gerçek bilgin, her niteliği kendi yerinde hüküm sahibi yapar. Halin hükmü ise ahirettedir. Bilgi ise, hem dünyada hem de ahirette, kısaca her yerde hüküm sahibidir. Çünkü onun üstünlüğü eksiksizdir.

Muhyiddin ibn Arabi (K.S)


Futuhat-ı Mekkiyye

5 Mart 2011 Cumartesi

Kuranla Amel, Toplayıcı Ol.

Ey Dost!.

Kur'ân'ı tefekkürle okumaya devam et!..

Okuma esnasında da, Allah, sevdiği kimseleri hangi vasıflarla övmüşse o vasıflara dikkat et ve o sıfatlarla vasıflanmaya çalış!..

Allah, sevmediği kimseleri de hangi vasıflarla kötülüyorsa o vasıflara dikkat et ve o sıfatları terk et!..

Zira, Allah, bütün bunları senin bilip amel etmen için Kitabında zikr etmiştir..

Öyle ise; sen Kuranı okuduğunda Kur'ân'la Kur'ân'ın içindekilerini kendinde toplamaya gayret et!.



Zira, Kur'ân her şeyi toplamıştır sen de Kur'ân'la amel etmekle Kuranı kendinde topla.

Kuranı okumakla üzerine olan tilâvet etme hakkını koruduğun gibi, Kuranla hayatını düzenlemekle de senin üzerine olan onunla amel etme hakkını korumaya çalış..



Bil ki!.

Kıyamet gününde Kuran in emr ve yasaklarını bilip onlara göre hayatını düzenleyip yaşamayanlar için, çok şiddetli bir azâb ve Kur'ân'ın onların aleyhinde şahitlik yapmasıyla onlar için büyük bir pişmanlık ve HASRET vardır.

Kurandan bir âyet ezberleyip unutanlar için de Kıyamet günü, büyük bir hasret ve pişmanlık olacaktır..

Muhyiddin ibn Arabi (K.S)



.

Su-i Zan'dan Sakın

Ey Aziz!.. Bilesin ki!..

Şüpheci insanlarla arkadaşlık etmen, insanların senin hakkında da su-ı zanda bulunmalarına sebeb olur..

Bu da, insanların çoğunlukla niyetlerinin kötülüğünden meydana gelmektedir..

Sen, böyle olmaktan ve onlar gibi düşünmekten kalbini muhafaza et!..

Faide görürsün,.

İşte o faideler, seni insanlar hakkında iyi düşünmeye çağırır., ki kalbin bütün kötülüklerden pakize olur..

Salih olduğuna kanaat ettiğin bir kimseyi de, kötülerle arkadaşlık yaptığını gördüğünde, onlarla arkadaşlık etmesinden dolayı onun hakkında da kötü düşünme!..

Hatta..

O iyi şahısla arkadaşlık etmelerinden dolayı, o kötüler hakkında iyi düşün!,.

Yani o sâlih kimseyi bir tarafa nisbet edeceksen, iyiler tarafına nisbet et!.

Hiçbir zaman, kötüleri nazarı dikkate alarak, birşeyi onlara nisbet ederek hüküm verme!.

Zira, Allah tealâ, hiç kimseye;

- "Niye insanlar hakkında iyi düşündün?. " diye soru sormayacak ,.. Fakat..

- "Niye insanlara kötü zanda bulundun?. " diye SORACAK…!!!

Eğer, bu anlattıklarımızı kabul edip amel edersen senin için nasihat ve vasiyet olarak yeterlidir.

Muhyiddin ibn Arabi (K.S)