17 Nisan 2011 Pazar

Amellerini Tart / Tüm uzuvların ve Eşya Şahittir

Ey Aziz!..
Bu vasiyet, İnsanın uzuvlarının ve bulunduğu yerlerin aleyhinde veya
lehinde şahitlikte bulunacakları hakkındadır..
Bir mekânda günâh işlemişsen, tâat ve ibâdet yapmadıkça o yerden ayrılma!.
Zira, kıyamet gününde herşey şahitlikte bulunacak..
İşte o gün de, o yer aleyhinde şahidlik yapacağına, lehinde şahidlik yapsın...
Yani..
Kalbî veya zahirî bir isyanı işlediğin o yerden, kalbî veya zahiri tâat ve ibâdet
yaptıktan sonra ayrıl!..
Keza giydiğin elbiseler hakkında da sana hatırlattığım gibi yap..
Şayet, giydiğin elbiselerle bir günâh işlemişsen o elbiselerle ibâdette bulun!..
Keza senin bedeninden ayrılacak olan cüzlerinde bu hâl üzere olsun.
Misâl, bıyıkları kırpman, koltuk altındaki fazla kılları traş etmen, tırnaklarını kesmen
ve bedenindeki kirleri temizlemen gibi...
Bunların her birisi senden ayrılırken zikrûllah ve taharet üzere olmaya dikkat et!..
Zira, bunlara hesap gününde, "Ne hâl üzere terk edildiniz?.." diye sorulacakdır..
Ki bu işleri yapacağın zaman da gücünün yeteceği ibâdet ise; şüphesiz dua etmendir.
Yani..
— «Ey Allah'ım bu cüzlerimi benim için istiğfar edici kıl..»
diyerek dua etmendir,
Bil ki!.. Rabbimiz şöyle buyurdu:
«Bana, dua edin!., size icabet edeyim»
(Mü'mln Sûresi, Âyet: 60)
Anlattığımız tarz üzere hareket ile, bu Âyetteki "DUA EDİN!." emrine imtisal ederek
vucubuyetini de yerine getirmiş olursun.
Âyetin devamında Allah c.c. şöyle diyor
«Bana ibâdetten büyüklük taslayıp uzaklaşanlar hor hakir cehenneme
gireceklerdir.»
(Mü'min sûresi, Âyet.60)
Âyette zikredilen "ibâdet" lafzından maksat; DUAdır,
Bil ki..
Zillet ve meskenetten kibirlenerek vüz çevirenler, dua edemezler..
Zillet. Allah'a muhtaç olduğunu idrak etmekle "O'na dua ederek yalvarmaktır..
Cenab-ı Hak, duayı "ibâdet" diye bu Âyette isimlendirmiştir.
İbâdetin bir yönü, tevazu ve muhtaçlıkdır.
Öyle ise; emredilenler yapılırsa, izzetli olarak Cennete mukâfat-ı ilâhi olarak girilir.
- Birgün yıkanmak için hamama girdim arkadaşım Necmeddin Ebul Mâ'lî ile
karşılaştım..
Ebul Mâlî, başını traş etmesi için berberi çağırdı..
O anda, ben de düşüncelerimi anlatmak ve taharet üzere soru sormak için "Ya Eb'ul
Mâli.." diyerek söze başlamıştım ki... daha ben sözümü bitirmeden hemen bana;
- "Ey İbn'ül Arabî, ben taharet üzereyim maksadını anladım." diyerek cevap erdi.
Ben, bu manâlı cevabından; onun süratli anlaşıyını, dâim huzurda oluşunu ve
edeblere riayet edişini anladım... Şaşırdım.
Zira o, benden daha önce böyle bir söz işitmemişti..
Ayrıca, böyle bir şeyi daha öncesinde de bilmemekte idi.. Ona;
- “Ey Ebul'Mâlî!. Ben de saçlarını traş ettirirken sana taharet ve zikrullah üzere
olmanı hatırlatmak için seslenmiştim.” dedim. Bu sözlerim üzerine o da bana hayırla
dua ettikten sonra saçlarını traş ettirdi.
Ey Aziz!..
İnsanların çoğu bu anlattığımız meselede ğafildir.
Onar;
— "Kişi günâh işlediği mekan da durmasın, derhal terk etsin!.. Zira orada beklemesi
ona günahını hatırlatır.. Dolayısıyla o kişi, günahının, mubah olmasını arzular... Ki böylece,
günâh üzerine günâhları artabilir..."
Diyerek... Korkarlar...
Halbuki onlar, şefkatlerine binaen böyle demişlerdir.
Amma, onlar, böyle demekle çok büyük ilimden mahrum kalmışlardır.
Sen böyle bir hâl ile karşılaşırsan, o yerde; Allah'a itaatte (dua'da) bulun... Ondan
sonra, orayı terk et!., Bu tarz hareket etmekle, benim tavsiye ettiğimi ve onların söylediğini
birleştirmiş olursun.
İşlemiş olduğun günâhları hatırlar, hatırlamaz da derhal tevbe ve istiğfar et!.
O işlenilen günâh nisbetince Allah'ı zikr et!..
Zira.. ALLAH, Cette ve Aiâ;
«Hasenatlar (güzel ameller) seyiatları (kötü amelleri) giderir.»
(Hud sûresi, 114)
buyurmuştur.
Ayrıca Hadis-i Sahih'de de şöyle varid olmuştur,
— «Her kötülükten sonra o kötülüğü giderecek bir hasene (güzel amel) işle.»
(Keşf’ul Hafa C.1,S. 43)
Ey Aziz!..
Öyle ise; güzel ve çirkin amellerini ölçecek bir terazin olmalı..
Ki, o terazi ile, güzel ve kötü amelleri ölçebilesin...
Bil ki!..
O terazi, ŞERİAT mizanıdır.
Muhyiddin ibn Arabi (K.S)

Hiç yorum yok: