29 Temmuz 2012 Pazar

Kuran'ın Aciz Bırakması


Bir vakıamda bana şöyle denildi: 'Kuran’ın aciz bırakması ne demektir, bilir misin?' 'Hayır, bilmiyorum' dedim. Şöyle denildi: 'Kuran'ın aciz bırakması, onun Haktan haber veriyor olmasıdır. Sen de Hakka sarıl, sözün susturucu olsun.' Çünkü Kur'an'ın benzerini getirmeye yeltenen kimsenin ilk yalanı, Allah tarafından olmadığı halde getirdiği şeyin Allah'tan geldiğini iddia etmesidir. Böylece Allah hakkında bilmediğini söyler ve hiçbir şey meydana getiremez ve ortaya koyamaz. Çünkü batıl, yok olucudur, sabit değildir. Sonra bu adam, karşı koymak istediği sureye lafız itibariyle uygun bir takım işlerden haber verir. Halbuki onlar olmamış ve gerçekleşmemiş işlerdir. Dolayısıyla onlar batıldır ve batıl, yokluktur. Yokuk, varlığa karşı koyamaz. 
 Kuran ise, gerçekte doğru (hak) olan varlığa mensup bir şeyden haber vermektir. Bu durumda karşı koyanın, onun benzerini yerine getirmekten aciz kalması gerekir. Şu halde fiil, söz ve hallerinde Hakka uyan kimse, dönemindeki insanlardan ve kendi yolunu tutınayan herkesten ayrışmış demektir. Böyle bir insan, Hakkın dışında bir şeyle onun makamını tasavvur etmek isteyeni aciz bırakır.

Muhyiddin ibn Arabi (K.S.)

Hiç yorum yok: